Title
Yardıma mı ihtiyacınız var?

Talep oluşturun, talebiniz bize ulaştığında sizi hemen arayalım.

Talep Et Kapat
1. Oda
2. Oda Odayı Sil
ODA EKLE
1. Oda
2. Oda Odayı Sil
ODA EKLE
1. Oda
2. Oda Odayı Sil
ODA EKLE
Giriş Tarihi Tarih Seçiniz
Çıkış Tarihi Tarih Seçiniz
Giriş tarihi seçiniz
Çıkış tarihi seçiniz
Tarihlerimden Emin Değilim
Oda ve Kişi Sayısı 1 Oda
Hemen Ara
Sonuçları Haritada Göster

Kilis Otelleri

Fiyatları görmek için tarih seçiniz.
Sadece üyelere özel fiyatları kaçırmayın!
Tatil planınızda değişiklik mi oldu? İptal hakkınız güvende! İptal güvence paketini inceleyin.
tesisin tanesini görüntülediniz

“Kastel ve Türbeler Şehri”

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sınır bölümünde yer alan ve Suriye ile komşuluk ilişkileri bulunan Kilis tarihi kaleleri, höyükleri, türbeleri ve camileri ile ünlenmiş ve her köşesi tarih kokan bir şehir olarak karşınıza çıkar.

Kilis, Gaziantep ilinin güneybatısında yer alan büyük bir çoğunluğu ormanlar ile kaplı bir yerleşim yeri. Zeytin ve bağcılık ileri derecede gelişmiş. Akdeniz ikliminin özelliklerinin görülmesi burada kızılçam, palamut meşesi, antepfıstığı ve diğer ağaçların yetişmesine imkan verir.

Ormanlık bir alana sahip olan Kilis, av hayvanları bakımından da bize zengin bir coğrafya sunuyor.

Kilis, Hitit, Asur, Med ve Pers İmparatorlukları’nın egemenliği altına girdiğinden dolayı bu medeniyetlere ait tarihi kalıntıları günümüze kadar taşıyabilmiş. MÖ 1700’lü yıllarda Kilis Hitit Devleti’nin önemli bir şehri olarak gözümüze çarpar. Dünya da başka bir örneği bulunmayan Hitit Devleti’nin Heykel atölyesi Kilis’in kuzeyindeki Yesemek’te bulunur.

Pers İmparatorluğu’nun varlığı Büyük İskender tarafından sonlandırıldıktan sonra şehir Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş. Bir süre sonra bölünen imparatorluk şehrin yönetiminin MS 636 yılına kadar Bizans imparatorluğuna geçmesine sebep olmuş.

Kilis şehri Hz. Ömer zamanında islamiyete kazandırılmıştır. 639’da önemli bir kale olan Ravanda ile birlikte savaşılmadan alınır. Burada yaşayan halk oğuz boyundan gelir. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra bu bölgede Selçuklu Devletine bağlı olmak üzere bir devlet kurulmuş.

Kilis’in yurdumuzun işgalden kurtulmasında önemli bir rolü bulunur. İşgal sırasında Kilis de ilk olarak İngilizlerin daha sonra da Fransızların işgali altına girer.

Kilis’in ismi çok eski zamanlara dayanır. Kilis isminin Asur tabletlerinde geçmesi bu ilin ta o zamanlardan beri bilindiğine işaret eder. O zamanın tabletlerinde Kilis’ten Ki-li-zi diye bahsedilir.

9. yüzyıldan itibaren buraya gelip yerleşen Müslüman halk Kiris olan bu yerin adını daha kolay söyleyebilmek için Kilis olarak değiştirir. O zamandan bu zamana kadar da bu yerleşim yerinin adı Kilis olarak günümüze kadar gelir.

Av bakımından oldukça zengin bir bitki örtüsüne sahip olan Kilis’te yaban domuzu, tavşan, keklik ve diğer av hayvanlarını avlamak mümkün.

Tamamen çam ağaçları ile kaplı bir alan olan Karataş Parkı’nda (Cumhuriyet Parkı) oturma yerleri ve kafeler bulunur.

Bağ ve zeytinliklerle kaplı olan Akpınar dinlenmek için birebir.

Söğütlüdere’de belediyenin yardımıyla yapay bir göl oluşturulmuş. Burada çeşitli etkinlikler yapılır.

Alışverişlerde göze çarpan en güzel ürünlerin başında sıvı ve katı olarak satılan pekmez gelir. Kilis’in zeytinleri çok ünlü ve kaliteli olduğundan bunlardan yapılan zeytinyağı ve sabunlarda çok kaliteli olur.

İlin kültürel özelliklerini yansıtan hediyelerden bir diğeri yemeni. Yemeni topuksuz ve çok rahat bir ayakkabı olarak karşımıza çıkar. Bu ayakkabı siyah veya kırmızı renkte olur. Ayakkabının malzemesi deriden, taban kısmı ise köseleden yapılır.

İLÇELER

Elbeyli

İlk olarak Selçuklu devleti egemenliğinde kalan bu ilçe daha sonra İlhanlılar Devleti ve Dulkadiroğlularının hakimiyetine girdikten sonra 1516 yılında meydana gelen Mercidabık savaşıyla Osmanlı Devleti’nin topraklarına katılır.

Musabeyli

Bu ilçe engebeli bir arazi sahip. Bu ilçelerde arkeolojik kazı çalışmaları yapılmadığı için bu ilçenin tarihi hakkında fazla bir bilgi sahibi olmak mümkün değil.

Polateli

İlk yerleşimin 1700’lü yıllarında olduğu söylenir. Fazla bilginin olmamasının nedeni arkeolojik kazılara izin verilmemesi. Bundan dolayı aydınlatıcı bilgiler bulunmaz.